Psikanalizin Dili

Psikanalizin Dili

Önsöz

Dilin psikanaliz için taşıdığı önem yadsınamaz. Psikanaliz her şeyden önce bir dil uğraşıdır. Dil ötekini anlamak, tanımak ve anladığını aktarmak çabasıdır. Buna kimileri doğrudan tedavi etme amacını da eklerler. Ötekini anlamak, tanımak, aktarmak ve hatta tedavi etmek için de olsa dil temelinde ruhsallığın tanımının yapılmasını da sağlar. Lacan “bilinçdışı dil gibi yapılanmıştır” derken ne denli haklıysa, Laplanche da “dil bilinçdışı gibi yapılanmıştır” derken o denli haklıdır. Burada bir tutarsızlık değil, dil ve ruhsallık arasındaki bağın ne denli karmaşık olması söz konusudur.

Dilin psikanaliz için taşıdığı bu önemin farkında olarak İstanbul Psikanaliz Derneğinin 2009 yılı etkinliklerinin önemli bir bölümünü “dil” konusuna ayırdık. “Okul ve psikanaliz” etkinliğinde okul ve dili, “çocuk psikanalizi günleri”nde çocukta dil gelişimi ve bozukluklarını,  “gençlik üzerine tartışmalar” etkinliklerimizde ise ergenin dilini çeşitli yönleriyle ele aldık ve tartıştık. 2009 yılında dil temasına ayırdığımız çalışmalarımızı, derneğimizin düzenlediği ilk etkinlik olan ve bir anlamda yıllık kongremiz sayılabilecek olan Uluslararası İstanbul Psikanaliz Buluşmalarının on birincisinde “psikanaliz ve dil” konusuna yer vererek tamamladık. Bu etkinliğin konuşma metinleri Psikanaliz Buluşmaları dizisinde ayrıca yayınlanacaktır. 

Bu sayının “Psikanalizin dili” dosyasında okuyacağınız yazılar ilk üç etkinlikte sunulan konuşmaların bir bölümünden oluşuyor. Farklı etkinliklerde sunulmuş olsalar da birbirini tamamlayan yazılar olduğunu belirtmek istiyorum. Dil okulda, çocuklukta ve gençlikte elbette farklılıklar gösteriyor ve bu değişim ve farklılaşma çoğu kez hayli keyif de veriyor, ancak öte yandan bireyin varoluşunun sürekliliğini oluşturan en önemli unsurlardan biri olarak hep tekil kalmaya da devam ediyor. Bu yazıların yayın için hazırlanmaları aşamasında da bir başka dil değişimine hayli keyifle tanıklık ettik. 

Çünkü bu yazılar önce birer sözlü sunum olarak dinleyici karşısına çıktılar ve konuşma dilinin çerçevesi içinde şekillendiler. Sözlü sunum biçimlerinde dinleyiciye konuşmacının söz dışı dilin desteği, yani jestler ve mimiklerle iletildiler. Daha sonra yazılı dile dönüştüler bu kez okuyucunun karşısına yeni biçimleriyle çıktılar. Öte yandan konuşmadan yazıya dönüşün getirdiği değişikliklerin yanında, yayına hazırlık aşamasında da bir takım değişikliklere uğradılar. Kimileri bu yeni biçimleriyle onları etkinlikler sırasında dinlemiş olanları bile şaşırtacak bir farklılığa büründüler. Böylece konuşma dili yazı diliyle ve dahası yayın diliyle tamamlanmış oldu. Bütün bu değişikliklere karşın tekilliklerini elbette yitirmediler. Dilin zenginliği de bu değil mi?  

Keyifli okumalar dileği ile.  

Talat Parman         

içindekiler

  • sunuş - Talat Parman
  • önsöz - Talat Parman
  • dil bozukluğu: çocuğun ruhsal süreci üzerindeki etkisi ve terapötik yaklaşım - Laurent Danon-Boileau / çeviren: Alper Şahin
  • yeni doğanda dil gelişimi ve bebekçe - Talat Parman
  • dile getirmek için sözcükler: eylemden söyleme - Françoise Feder / çeviren: Bahar Kolbay
  • ergenin yaratı dili - Zehra Karaburçak Ünsal
  • bir psikolojik danışmanın günlüğü “danışmanın bilinçdışı dile gelse” - F. Göver Kazancıoğlu
  • şiddet ve yaratıcılık - Zehra Karaburçak Ünsal
  • ferenczi'nin izinde kuşaklar arası dil farkı - Talat Parman
  • gençliğin dili ya da kürklü merkür - Alper Şahin

dosya ötesi

  • kim konuşur? kim bakar? kim hisseder? özyaşamsal anlatılarda bakış açısı - Tilmann Habermas / çeviren: Neşe Hatiboğlu
  • düşlemledikleri gibi bir anne olabilmeleri için kadınlara yardım etmek - Frances Thomson Salo / çeviren: Nergis Güleç
  • bir ensest kurbanının analizi üzerine notlar - Robert Salo / çeviren: Ayten Dursun Sökücü

ingilizce özetler

etkinlik duyuruları